sürgün notları – lalettayin bir şarkı kutusu

23.gün: kısa bir aranın ardından yeniden geldim yüzüme fırınlar yerleştiren bu biçimsiz çöle. şarkı: behemoth – inner sanctum [1]

24.gün: bir kaptan eskisi gibi “bugün hiçbir şey olmadı!” yazıyorum seyir defterime. hiçbir şey olmadı / emekli bir denizci albay ile akşam yemeği. dedim ki: albayım, ben buraları hiç… 

25.gün: herkes ne kadar da severmiş cansever’i. dizeler, fotoğraflar… kendime alternatif meslek buldum: sosyal medya şüpheciliği / “her yalnızlık biraz ihtilal” demiş edip cansever. görüyorum ve artırıyorum: bence yalnızlık da sessizlik de başlı başına, kocaman birer ihtilal. peki bu normal mi sevgili ölü, iyi şair?

26.gün: anita‘nın çok sesi‘nde bir şiiri var: hashtagliyoruz. hashtagliyorum ben de. hashtagleyerek fiştekliyorum! belki bir gün bu fanus bir gün bir gün [2]

27.gün: günleri de kendime benzettim sonunda. ne uzuyor, ne kısalıyorlar (Görsel 3).

 

 

 

 

 

 

Görsel 3. bir şantiyeyi yönetmek ya da bir hayatı gaileyle hiç etmek

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=gK15MicRKz4

[2] anita sezgener, çok sesi, heterotopya yayınları, 2015, 104 sf.

bu aralar

“bu aralar neler okuyorsun” sorularına cevabım aşağıdaki listede verilmiştir:

  1. Jean Baudrillard – Sessiz Yığınların Gölgesinde, Doğu Batı Yayınları
  2. Zafer Aracagök – Atopolojik Sapmalar: Deleuze ve Guattari, Kült Neşriyat
  3. Elias Canetti – Sözcüklerin Bilinci, Sel Yayıncılık
  4. Umberto Eco – Sıfır Sayı, Doğan Kitap
  5. Küçük İskender – Mayıs Giremez, Sel Yayıncılık
  6. Anita Sezgener – Çok Sesi, Heterotopya Yayınları